İstinye Üniversitesi

14 Kasım Dünya Diyabet Günü Etkinliği: "Şekerini Kontrol Et, Yaşamını Tatlandır!"

İstinye Üniversitesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölüm Başkanlığı, Fatih Belediyesi iş birliği ile 14 Kasım Dünya Diyabet Günü etkinliğini düzenledi. Etkinlik kapsamında, diyabetin önlenmesi, yönetimi ve tedavisi konusunda farkındalık yaratılarak, katılımcılara diyabetle ilgili önemli bilgiler sunuldu. “Şekerini Kontrol Et, Yaşamını Tatlandır” adlı etkinlik Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yasemin Buran, Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Nalan Soydaş Engin, Arş. Gör. Hatice Karabulut ve Uzm. Fzt. Ceren Derya Gültekin önderliğinde gerçekleştirildi. 

Etkinliğin açılış konuşmasını Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Lisansüstü bölümü Dr. Öğr. Üyesi Nalan Soydaş Engin gerçekleştirdi. Fizyoterapi ve Rehabilitasyon bölümü Araştırma Görevlisi Hatice Karabulut ve Uzman Fizyoterapist Ceren Derya Gültekin Diyabet belirtileri, yol açabileceği sağlık sorunları ve alınabilecek önlemlerle ilgili bilgilendirme sunumunu yaptılar.  Sunumda diyabetin belirtileri, risk faktörleri, önleme yöntemleri ve yönetimi hakkında bilgiler verildi. Kardiyak Rehabilitasyon’ un önemine vurgu yapılarak, katılımcılara diyabetin kontrolüne yardımcı olacak günlük aerobik ve solunum egzersizleri öğretildi. Etkinlik, yaşlı bireylerin diyabet hakkında bilinçlenmelerini sağlarken, aktif bir yaşam tarzını teşvik etti. Katılımcılar, günlük yaşamlarına adapte edebilecekleri pratik bilgiler ve egzersiz önerileri edindiler. 

Dünya Diyabet Günü etkinliği, 60 yaş üstü bireylerin yoğun ilgisini çekti. Etkinlik, katılımcılara kapsamlı bilgiler sunarken, aynı zamanda diyabetin bireylerin yaşam kalitesine olan etkilerini detaylı bir şekilde ele aldı. Diyabetin erken teşhisinin hastalığın tedavisindeki önemi vurgulandı. Katılımcılara, diyabetin yönetilmesinde sağlıklı yaşam alışkanlıklarının kazandırılması ve sürdürülmesinin önemi aktarıldı. Etkinlikte, düzenli beslenme, uygun fiziksel aktivite ve stresten uzak durmanın diyabet kontrolündeki rolü üzerinde duruldu.

 

Fiziksel egzersiz, diyabet yönetimini kolaylaştırır ve yaşam kalitesini artırır 

Diyabetle mücadelede egzersizin önemi de öne çıkıyor. Etkinlik kapsamında katılımcılara hem fiziksel hem de zihinsel sağlık üzerinde olumlu etkileri olan egzersizler gösterildi. Nefes çalışmaları ve terabant egzersizleri gibi pratik uygulamalarla, büyüklerimize günlük yaşamlarında kolayca uygulayabilecekleri egzersiz önerileri sunuldu. Bu tür egzersizler, bireylerin diyabet yönetimini kolaylaştıran ve yaşam kalitelerini artıran etkili araçlar olarak öne çıkıyor. Toplumsal farkındalığın artırılmasında ve diyabetle mücadelede önemli bir adım olan bilinçlendirme etkinliği, diyabetin yaşam tarzı değişiklikleri ve bilinçli mücadele ile yönetilebileceğini katılımcılara aktardı.

 

Diyabetle mücadelede toplumsal farkındalığın arttırılması önemli bir adım 

Diyabet, pankreasın yeterli miktarda insülin üretmemesi veya vücudun ürettiği insülini etkin bir şekilde kullanamaması sonucu gelişen, metabolizmayı etkileyen kronik bir hastalıktır. İnsülin, vücudun hücrelerine glikoz (şeker) taşınmasını sağlayan ve böylece enerji üretimini düzenleyen bir hormondur. Diyabetin, uzun vadede kalp hastalıkları, böbrek yetmezliği, görme kaybı ve sinir hasarı gibi ciddi komplikasyonlara yol açabilmesi nedeniyle, erken teşhis ve etkili yönetim büyük önem taşır.

 

2024 yılında diyabetli kişi sayısının 10 milyonu aşması bekleniyor

Türkiye’de diyabet prevalansı son yıllarda önemli bir artış göstermektedir. 2021 yılı itibarıyla Türkiye'de diyabetli birey sayısının yaklaşık 9 milyon olduğu tespit edilmiştir. Bu sayı, yaşam tarzı değişiklikleri, obezite oranlarının artışı ve diğer risk faktörlerinin etkisiyle hızla yükselmeye devam etmektedir. 2024 yılında diyabetli kişi sayısının 10 milyonu aşması beklenirken, 2035 yılına kadar bu sayının 13,4 milyon civarına ulaşacağı öngörülüyor.

Bu artış, diyabetin halk sağlığı üzerindeki etkisini önemli ölçüde artırmakta ve hastalığın yönetimi için sağlık sisteminin daha fazla kaynak ayırmasını gerektirmektedir. Diyabetin önlenmesi ve yönetilmesi için toplumda farkındalık yaratmak, sağlıklı beslenme alışkanlıklarını teşvik etmek ve fiziksel aktiviteyi artırmak, bu artışı engellemeye yönelik önemli tedbirlerdir.

 

Diyabetin belirtileri, hastalığın türüne ve şiddetine göre değişiklik gösterebilir, ancak genellikle aşağıdaki semptomlar sıkça görülmektedir:

 

Aşırı Susama Hissi (Polidipsi):

Yüksek kan şekeri, böbreklerin aşırı miktarda su atmasına neden olur. Bu da vücutta sıvı kaybına yol açarak, kişiyi sürekli susamış hissettirebilir.

Sık İdrara Çıkma (Polüri):

Aşırı sıvı kaybı nedeniyle, vücut idrar üretimini artırır. Bu durum, sık idrara çıkma ve genellikle geceleri daha belirgin hale gelir.

Yemekle Tatmin Edilemeyen Güçlü Bir Açlık Hissi (Polifaji):

Vücutta insülin direnci veya yetersiz insülin üretimi nedeniyle hücreler yeterince enerji alamaz ve devamlı bir açlık hissi oluşur. 

Halsizlik ve Çabuk Yorulma:

Vücut, glikozu enerjiye dönüştürme konusunda zorlanır. Bu da genel bir halsizlik, yorgunluk hissine yol açar. 

Ağız Kuruluğu:

Aşırı susama ve sık idrara çıkma sonucu vücutta sıvı kaybı artar ve bu durum ağız kuruluğuna yol açar. 

Geceleri Düzenli İdrara Çıkma İhtiyacı (Nocturia):

Sık idrara çıkma ihtiyacı gece uyurken de devam eder. Bu durum, uyku kalitesini olumsuz etkileyebilir ve gece boyunca birkaç kez uyanmaya neden olabilir.

Bulanık Görme:

Yüksek kan şekeri seviyeleri, göz merceğindeki sıvı dengesini bozar. Bu da bulanık görme ve geçici görme bozukluklarına yol açabilir. Uzun süreli yüksek kan şekeri, gözlerde kalıcı hasara yol açabilir.

Açıklanamayan Kilo Kaybı:

Diyabetli bireyler, yeterince insülin üretmedikleri veya insülinin etkili kullanamadıkları için vücut, enerji elde etmek amacıyla kasları ve yağları kullanmaya başlar ve kilo kaybı yaşayabilir.

İnatçı Enfeksiyonlar:

Diyabet, bağışıklık sistemini zayıflatarak vücudun enfeksiyonlarla mücadele yeteneğini azaltabilir. Özellikle idrar yolu, deri, diş etleri ve solunum yolu enfeksiyonları yaygınlaşabilir.

Tekrarlayan Mantar Enfeksiyonları:

Yüksek kan şekeri, mantar enfeksiyonlarına daha yatkın bir ortam yaratır. Özellikle vajinal, deri altı ve ağız bölgelerinde mantar enfeksiyonları sık görülür.

Özetle, diyabetin erken belirtilerine yapılacak müdahaleler, hastalığın yönetilmesinde ve komplikasyonların önlenmesinde büyük rol oynar.

 

Diyabet, vücutta pek çok sistemi olumsuz etkiler ve uzun vadede, yüksek kan şekeri seviyelerinin kontrol altına alınamaması ciddi sağlık sorunlarına yol açar:

 

1. Göz Hasarı: Glokom, Katarakt, Retinopati

Diyabetik Retinopati: Diyabetin gözlerdeki en yaygın komplikasyonlarından biridir. Yüksek kan şekeri, gözdeki küçük kan damarlarına zarar vererek retina (gözün arka kısmında ışığı algılayan doku) hasarına yol açar. Bu durum, görme kaybına ve körlüğe neden olabilir.

Glokom:Yüksek kan şekeri, gözdeki sıvı drenajını etkileyerek göz içi basıncını artırabilir, bu da glokom (göz tansiyonu) gelişimine zemin hazırlar. Glokom, tedavi edilmezse kalıcı görme kaybına yol açabilir.

Katarakt: Diyabet, göz merceğinin opaklaşmasına (katarakt) yol açarak bulanık görme ve görme kaybına sebep olabilir. Diyabetli kişilerde katarakt gelişme riski daha yüksektir.

2. Kalp ve Damar Hastalıkları: Hipertansiyon, Damar Tıkanıklığı, Felç

Hipertansiyon (Yüksek Tansiyon): Diyabet, kan damarlarına zarar vererek hipertansiyon gelişmesine neden olabilir. Yüksek kan basıncı, kalp hastalıkları riskini artırır ve böbrek hasarına yol açabilir.

Damar Tıkanıklığı (Ateroskleroz): Diyabet, kan damarlarında plak birikmesine (ateroskleroz) yol açabilir. Bu durum, kalp krizi, inme ve periferik damar hastalıkları gibi ciddi kardiyovasküler hastalıklara zemin hazırlar.

Felç (İnme): Diyabetin uzun vadeli etkilerinden biri de beyin damarlarında tıkanıklık veya yırtılma nedeniyle felç riskinin artmasıdır. Hem hipertansiyon hem de damar tıkanıklığı felç gelişimini tetikleyebilir.

3. Sinir Hasarı (Nöropati): Uyuşma, Karıncalanma, Ağrı Hissi

Diyabetik Nöropati: Yüksek kan şekeri, sinirlerin hasar görmesine yol açarak diyabetik nöropatinin gelişmesine neden olabilir. Bu durum, vücutta özellikle ellerde ve ayaklarda uyuşma, karıncalanma, yanma, ağrı ve hissizlik gibi şikayetlere yol açar. 

4. Cilt Problemleri: Yaraların Geç İyileşmesi, Ciltte Enfeksiyonlar

Yaraların Geç İyileşmesi: Diyabet, bağışıklık sistemini zayıflatarak vücudun enfeksiyonlara karşı direncini azaltır. Bunun sonucunda, vücutta meydana gelen yaralar, kesikler ve sıyrıklar daha yavaş iyileşir.

Cilt Enfeksiyonları: Diyabetli bireyler, özellikle ellerde, ayaklarda ve genital bölgelerde cilt enfeksiyonlarına daha yatkındır. Yüksek kan şekeri, bakterilerin çoğalmasını kolaylaştırır ve enfeksiyonların hızla yayılmasına neden olabilir.

5. Kalıcı Böbrek Hasarı (Diyabetik Nefropati)

Diyabetik Nefropati: Yüksek kan şekeri, böbreklerin filtreleme işlevini bozarak böbrek hasarına yol açabilir. Diyabetik nefropati, böbreklerin zamanla fonksiyonlarını kaybetmesine ve böbrek yetmezliğine yol açabilir. Bu durum, diyaliz veya böbrek nakli gereksinimi doğurabilir.

Diyabetin kontrol altına alınmaması, vücutta ciddi ve kalıcı hasarlara yol açabilecek pek çok komplikasyona neden olabilir. Bu nedenle, diyabetin erken teşhisi, tedavisi ve düzenli sağlık takibi büyük önem taşır. 

 

Diyabetin erken teşhisi, tedavisi ve düzenli sağlık takibi büyük önem taşır 

 

Diyabet yaşam tarzı değişiklikleri ile önlenebilir ve yönetilebilir bir hastalık olarak kabul edilmektedir. Diyabetin önlenmesi için alınabilecek temel önlemler aşağıda yer alıyor: 

1. Düzenli Fiziksel Aktivite ve Egzersiz:

Yeterli ve düzenli fiziksel aktivite, insülin duyarlılığını artırarak kan şekeri seviyelerinin düzenlenmesine yardımcı olur. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), yetişkinlerin haftada en az 150 dakika orta yoğunlukta aerobik egzersiz veya haftada 75 dakika şiddetli yoğunlukta aerobik egzersiz yapmalarını önermektedir. Ayrıca, haftada en az iki gün büyük kas gruplarını hedef alan kas kuvvetlendirme egzersizleri yapılması da önerilmektedir.

2. Sağlıklı Beslenme:

Diyabetin önlenmesinde beslenme alışkanlıkları önemli bir rol oynamaktadır. Lif oranı yüksek, düşük glisemik indeksli gıdaların tercih edilmesi, şeker ve işlenmiş gıda tüketiminin azaltılması gerekir. Ayrıca, sağlıklı yağlar ve dengeli protein alımı da vücut ağırlığının kontrolünde önemli bir faktördür. 

3. Vücut Kitle İndeksinin (VKİ) Kontrolü:

Obezite, diyabetin başlıca risk faktörlerinden biridir. Sağlıklı bir vücut kitle indeksi VKİ aralığında kalmak, diyabetin önlenmesinde kritik bir adımdır. Kilo yönetimi, düzenli egzersiz ve dengeli beslenme ile sağlanabilir.

4. Sigara Kullanımının Bırakılması:

Sigara içmek, vücutta insülinin etkinliğini azaltarak insülin direncine yol açabilir. Sigaranın bırakılması, sadece diyabet riskini azaltmakla kalmaz, aynı zamanda kalp hastalıkları ve diğer kronik hastalıkların riskini de düşürür.

5. Hareketsiz Sürelerin Azaltılması ve Aktif Kalmak:

Uzun süreli oturma, özellikle iş yerinde veya evde hareketsiz geçirilen zaman, diyabet riskini artırmaktadır. Düzenli olarak ayağa kalkmak ve hareket etmek, metabolizmanın hızlanmasına ve sağlıklı kilonun korunmasına katkı sağlar.

Diyabetten korunmak için sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek, düzenli fiziksel aktivite yapmak, dengeli beslenmek, sigarayı bırakmak ve vücut kitle indeksini sağlıklı sınırlarda tutmak hayati önem taşıyor. Yaşam şeklindeki bu düzenlemeler, hem diyabetin önlenmesinde hem de mevcut diyabetin yönetilmesinde önemli bir rol oynuyor.

 

Toplumsal farkındalığı ve sağlığı geliştirmek amacıyla gerçekleşen 14 Kasım Dünya Diyabet Günü etkinliğinde emeği geçen değerli öğretim üyelerimize, Fatih Belediyesi'ne ve katılımcılarımıza teşekkürlerimizi sunuyoruz.