İstinye Üniversitesi

İstanbul Boğazı'nda Dalyanların Yeniden Hayali: Geçmiş-Gelecek Poetikası

Tarih
01/09/2022
Yayın
Arredamento Mimarlık Dergisi
Yayın Türü
Yazılı

İstanbul Boğazı'nda Dalyanların Yeniden Hayali: Geçmiş-Gelecek Poetikası

İstinye Üniversitesi Mimarlık Bölümü tarafından düzenlenen bu öğrenci yarışması, Boğaziçi peyzajının neredeyse unutulmuş bir bileşenini yeniden düşünmeye ve hayal etmeye çağırdı. Bu sadece mimari bir elemanı tasarlama meselesi olarak değil, ekosisteme ilişkin sorgulamalar için de bir zemin olarak düşünüldü.

Zehra Tonbul, Sarper Takkeci, İmge Yılmaz: Mimarlık düşüncesi her daim nasıl yaşanıra dair bir gelecek sorgularken, mimarlık öğrencileri, bu düşüncenin merkezinde yer alıyor. Öğrenci stüdyoları Beaux Art, Vkhutemas, Bauhaus'dan beri mimarlık düşüncesinin yönlerini belirliyor. Mimarlık öğrencilerinin hayal ve olasılık sorguları, sürekli değişen gelecek-bugün geçmiş ilişkisinin zaman-mekanlarını yeniden üretiyor. Hayal etmek eleştirel ve yaratıcı mimari düşüncenin yolu.

Dalyanlar, en çok İstanbul kıyıları için, geçmiş ve gelecek arasında böylesi bir hayal imkanı sunuyor. İnsanın doğa ile, denizin kara ile, deniz altının üstü ile mekansal bir kurguda içiçe geçtiği topografik ve sosyal bir kurgu üretiyorlar. İstanbul dalyanları, hafif strüktür ve labirent oluşturan ağ sistemleri ile günümüzün geçicilik, durum/etkinlik mimarisinin, zayıf form, ekolojik mimarlık sorgularının mimarsız öncülüler. Yere dair bir fenomenoloji, bir yer-mekan poetikası üretirken, bir sosyo-ekonomik praksis anlatıyorlar.

Piri Reis, dalyanı Kitab-ı Bahriye'de "Ol sığlarup aralarına kalemler çitüb balık dalyanları kurmışlardur, bı-kıyâs balıklu yerdür" diye anlatıyor. Balıkların toplandığı sığ yerlere dikmeler dikerek, deniz altında kapaklı bir labirent ağ sistemi kuruluyor. Vardacı denen gözetmen bir direğin tepesinde balıkların gelişlerini kontrol ediyor, sonra balıklar labirent bir sisteme alınıyor; ağlar kapanıyor, balıklar sandallara alınıyor; karaya taşınıyor. Bazıları "mîrî", yani devlete ait, bir reis tarafından işletiliyor; bazılarının tapusu ve sahibi var.

Reşat Ekrem Koçu'nun İstanbul Ansiklopedisi'nden anlıyoruz ki,
20. yüzyılın son çeyreğine kadar İstanbul Boğazı'nın deniz-kıyı topografyası dalyanlarla işaretlenmişti. Koçu, 45 farklı noktada dalyan olduğunu yazıyor. Karekin Deveciyan'ın 1915 tarihli Türkiye'de Balık ve Balıkçılık kitabında ise altmış kadarından bahsediliyor.

İstinye Üniversitesi Mimarlık Bölümü tarafından bu yıl İkincisi düzenlenen "İstanbul Boğazı'nda Dalyanların Yeniden Hayali" Mimarlık Öğrencileri Fikir Yarışması ile İstanbul'da artık olmayan bu kıyı balıkçılığı yapılarını hatırlamayı; yeniden hayalleri ile topografik, strüktürel, kentsel, sosyal, ekonomik ve ekolojik rolünü güncel bağlam ve kriterlerle yeniden düşünmeyi amaçladık. Boğaz ekosistemi ve balıkçılığının çevre kirliliği ve endüstriyel avlanma ile tehlikeye girdiği bir dönemde bu yapılar üzerinden öğrenci fikirleri ile ortak bir tartışma ve düşünme alanı yaratmak istedik.

Yarışma 23 Mayıs'ta ilan edildi; 4 Temmuz'da teslimler alındı. 15 üniversiteden 53 öğrenci 25 proje ile katıldı. Yarışmanın en önemli sonuçlarından biri bizce böylesi ortak hayallerin oluşmasıydı. Semra Aydınlı, Deniz Aslan, Zehra Tonbul, Kerem Piker ve Pınar Gökbayrak'tan oluşan jüri Sarper Takkeci ve İmge Yılmaz raportörlüğünde projeleri değerlendirdiler.

Yapılan değerlendirme sonucu ortaya çıkan proje seçkisi; dalyanların geçici ve enformel yapılar olmasından yola çıkarak, her projenin kendi bağlamı içerisinde açığa çıkardığı mekansal, poetik, işlevsel, tektonik ve ekolojik potansiyelleri göz önünde bulundurarak yapılan tartışmalarla oluştu. Katılımlar değerlendirilirken; dalyanın işlevsel ve strüktürel kurgusunun bir araştırma süreci ile birlikte ana meselesi olan balıkçılık faaliyetini karşılaması ve destek programların belirli bir olgunluğa erişmesi, kıyı-kent ilişkisini sorgulaması ve dalyanın düşündürdüğü enformellik, hafiflik, geçicilik kavramlarının projelerde belirgin olması önemsendi.

Katılan projelerin araştırma düzeyinin, özgünlük kaygısının, yarışma konusuna dönük geliştirilen bağlamsal irdeleme, kavramsal yaklaşım ve tutarlılıkların ve de temsil düzeyinde ortaya çıkan çeşitliliğin çok değerli olduğunu düşünüyoruz. Katılımcıların önemli bir bölümü araştırmaları ile Boğaz balıkçılığı üzerine sorgular geliştirdiler. Balıkçılığı akuaponik tarım, yapay resif, denizin temizlenmesi gibi ekolojik kurgularla bütünleştirdiler. Strüktür bileşenlerinin su içi ekosisteminin bir parçası olduğu sistem önerileri geliştirdiler. Bu sistemi oluşturan elemanları kullanılır kılacak teknoloji bilgisini aktaran detaylı temsiller ile desteklediler. Geçicilik fikri üzerinden geri dönüştürülebilen, kolay takılabilen yapılar önerdiler. Mevsimsel olarak değişen kullanımları ile her daim erişime açık mekan fikirleri ürettiler. En çok da İstanbul kıyılarında kentin deniz ile ilişkisini sorguladılar, denizi kente bağlayan öneriler geliştirildi. Önemli bulduğumuz kıyı analizleri oluştu. Projelerin bir kısmı deniz altının doğasını ve topografyasını mimari kurgularına kattı; böylelikle Boğaz'ın içinden kente bakmaya başladık. Projelerin çoğunun mimari kurguları sinemasal olarak nitelendirilebilecek senaryolar ve onu yansıtan çizimler ile oluşmuştu. Çok sayıda piktogram ve hatta minyatürler ile destekleniyordu. Dalyanların strüktürel akıl ve formunu sorgulayan projeler, zengin bir form poetikası ürettiler.

Birincilik ödülü alan "Dalyan" başlıklı proje, böylesi bir form sorgusu ile önplana çıkıyor. Geliştirilen strüktürel form aklının mekansal olanakları sorgulanıyor. Bu formal akıl hem deniz üstü, hem deniz altı için modüller oluşturucu bir hal alıyor.
ikincilik ödülü alan "Bağlaç" adlı proje bütünsel bir yaklaşımla kıyı programını yeniden ele alıyor. Mekansal bir çeşitlikle birlikte, dalyan balıkçılığına özgü teknik ve teknolojik öneriler geliştiriyor.
Üçüncülük ödülü alan "Derme" projesi dalyanlara özgü "kendiliğinden oluşma" halini vurgulayan ve oldukça özgün imgeler üreten bir öneri olarak dikkat çekiyor. Avlanmak için kullanılan ağları geridönüştürüp, dalyanları oluşturan materyalleri farklı biçimlerde tekrar
biraraya getirerek yeni bir deneyim katmanı oluşturuyor.
Mansiyon ödülü alan iki proje ise, bağlama dair farklı duyarlılıklar barındıran ve bunları oldukça başarılı şekillerde gösteren projeler. "Amfibiya" isimli öneride, suların yükseldiği bir gelecek senaryosunda dalyan strüktürlerinin işaretleyici, deniz altını oluşturucu rolü tarifleniyor. Su seviyesi yükseldikçe su altında birikençoğalan-karmaşıklaşan strüktür kurgusu, dalyanların yeniden hayalinin özgün bir yorumu.
Mansiyon ödüllü diğer proje ise, yine form-mekan sorgusu ile önplana çıkarken, Beykoz kıyısı ve dalyan balıkçılığı hakkındaki detaylı araştırmaları da içeriyor.
Ödül grubunda yer alan beş proje konuya yaklaşımları, kavramsal tartışma becerileri ve özgün temsilleri ile öne çıksa da dalyan hayali üzerinden deniz-kıyı-kent ilişkisini sorgulayan ve özgün öneriler üreten çok sayıda projeden bahsetmek mümkün.

İSÜ MİMARLIK isü mimar